Son yılların beslenme dünyasında yıldızı parlayan ketojenik diyet, karbonhidratları büyük ölçüde kısıtlayarak hızlı kilo kaybı vaadiyle dikkat çekiyor. Ancak, yeni bir araştırma, bu popüler diyetin kolestrol artışına sebep olup bağırsak dostu bakteri seviyelerini azaltacağını öne sürdü.
Ketojenik diyetin temeli düşük karbonhidrat, yüksek yağ ve yeterli protein içeren bir beslenme şekline dayanıyor. Bu diyet, vücudu ketozis adı verilen bir duruma geçirerek yağları yakmayı amaçlıyor.
Bu da demek oluyor ki ekmek, makarna, pirinç gibi nişastalı yiyecekler ve neredeyse tüm meyveler menüden çıkarılıyor. Karbonhidratlar azaldığında, vücut enerji için depolanan yağları kullanarak kilo kaybına yol açıyor.
Bu diyeti test eden araştırmacılar, 53 sağlıklı yetişkini üç farklı diyet grubuna ayırdı. Bir grup ketojenik diyet uyguladı, bir grup düşük şekerli diyeti tercih etti ve bir grup ise orta düzeyde şeker içeren geleneksel bir diyetle beslendi.
Çalışmanın sonunda keto diyet uygulayan grubun biraz daha fazla kilo kaybettiği (ortalama 2,9 kg), ancak bu kilo kaybının sağlık üzerindeki etkileri konusunda endişe verici bulgulara yol açtığı belirlendi.
Keto diyeti uygulayan bireylerde kötü kolesterol seviyelerinin yükseldiği ve bağırsak mikrobiyomundaki Bifidobacteria adlı sağlıklı bakterilerin azaldığı görüldü.
Bu bakteri türü, bağırsakta zararlı bakterilerin yerleşmesini engelliyor ve kolesterolü düzenliyor. Buna karşın, düşük şekerli diyet uygulayanlar kötü kolesterol seviyelerinde bir azalma gözlemlerken, bağırsak mikrobiyomları üzerinde belirgin bir değişiklik yaşamadı.
En endişe verici bulgulardan biri de ketojenik diyet uygulayanların insülin direnci belirtileri göstermeye başlaması. Bu durum, diyeti bırakıp normal beslenme düzenine döndüklerinde tip 2 diyabet geliştirme risklerini artırabiliyor.
Bu araştırmadan, sağlıklı bir yaşam için sadece kilo kaybı değil, kalp sağlığı ve bağırsak dengesi gibi unsurların da göz önünde bulundurulması gerektiği ortaya çıkıyor.