Kendinize karşı acımasız olmak, zamanla normalleşebilir ve bu sert tutum sizi içsel bir hapiste tutar. Sürekli kendinizi eleştirir, mükemmel olmak için çabalarken, sevgiyi kazanmanın peşinde koşan bir varlığa dönüşebilirsiniz. Ancak bu içsel eleştirmen, aslında sadece sizi korumaya çalışır; kökleşmiş bir alışkanlık haline gelmiş bu davranışlar, çoğu zaman farkında olmadan hayatınızı yönetir.
Bu parçalar, sizin doğal haliniz değil; sadece uzun süredir alıştığınız birer yansımadır. Zihninizin karanlık köşelerine yerleşmiş olan bu sesler, sizi derin bir hipnoza sokabilir. Kendinizi savunmaya geçirmeye, dikkatli olmanıza neden olurlar. Oysaki bu parçalar güven duygunuzu artırsa da, istediğiniz hayata ulaşmanıza engel olur.
Gerçek benliğinize geri dönmenin yolu, bedeninize duyduğunuz farkındalıktan geçer. Sorunlar, bedenin derinliklerinde gizlidir; kendinizi sevmekten uzak kalmanın, sabote eden davranış kalıplarının nasıl açığa çıktığını gözlemleyin. Kendinize bu süreçte nazik olun; duygularınızı serbest bırakmak, gerçek benliğinizi kucaklamanın anahtarıdır.
Kendinizle sağlıklı bir ilişki kurduğunuzu gösteren işaretler arasında, beden sinyallerinizi değerli geri bildirimler olarak görmek, hissettiğiniz şeylere saygı duymak ve bedeninizle olan ilişkinizi dinleme ve şükran üzerine kurmak yer alır. Zorluklara rağmen bedeninizin bir hediye olduğunu kabul etmek, gerçek benliğinizi bulmanıza yardımcı olacaktır.
Uyanış anı, duygularınızı hissetmeye başladığınızda gelir. Onları serbest bıraktığınızda, yaşamınıza yön veren parçalarınız devre dışı kalır ve kontrolü yeniden elinize alırsınız. Unutmayın; bedeninizi dinlemek, içsel yolculuğunuzun en önemli parçasıdır. Kendinize karşı nazik olun ve gerçek benliğinizi kucaklayın!